ŞUBAT AYI

Subat ayı kışın tüm ihtişamıyla devam ettiği, fakat sonlarına doğru bağrında taşıdığı cemreleri önce havaya, sonra suya düşüren bahara köprü bir aydır. Bahar mevsiminin arz- ı endama yavaş yavaş hazırlandığı bu ayın en belirgin çiçekleri özellikle sıcak iklimlerde nergis, karanfil ve ev menekşesidir. Bu dönem çiçeklerin hayata tutunması ve gülen yüzlerini sıcacık renkleriyle bizlere sunmaları için en elverişli dönemdir. Biraz daha soğuk iklimlerin yaşandığı yerlerde evlerde soğandan yetiştirilen sümbül ki beyaz, mor, pembe olmak üzere geniş bir renk çeşnisine sahiptir, yavaş yavaş dönemini tamamlar. Yerini lale ve nergis gibi gene soğanlı çiçeklere bırakır Ayrıca beyaz, iri yapraklı, asil bir güzelliği olan ‘yılbaşı gülü’ de bu dönemde karşımıza çokça çıkar. Bu çiçek zarif görünüşüne rağmen en sert soğuklarda yaşayabilen, sıcağı sevmeyen, gözlere şenlik bir güzelliktir. Halk takvimine göre, ocakta başlayan zemheri soğukları (hamsin veya erbain soğukları da denir) şubatta da devam eder. Ayaza teslim olmuş ve takvimlerin ‘artık gün’ kaderine boyun eğmiş şubat ayını, bir nergis hikayesiyle ısıtalım: Narcissos, Yunan mitolojisine göre bir peri ve insanın oğludur. Bir başka peri olan Ekho, Narcissos’a aşık olur. Ekho konuşamamakta, sadece söylenen cümlelerin son kelimesini tekrar edebilmektedir. Hal böyle olunca aşkını Narcissos ‘a ifade edemez. Öte yandan Narcissos öylesine kendini beğenmiştir ki Ekho’nun farkına bile varmaz. Ekho bu hayalkırıklığı ile Narcisos için bir dilek tutar: ”Dilerim sen de benim gibi sev ve sevdiğine kavuşama!” Çektiği aşk acısıyla taşa dönüşen Ekho’nun dileği gerçekleşir. Bir gün Narcissos ormanda gezerken bir pınara rastlar. Eğilip su içecekken kendi hayalini görür ve aşık olur. Suda gördüğü aksine ulaşmak isterken boğularak ölür. Rivayet odur ki Narcissos’un öldüğü yerde çok güzel ve keskin kokulu bir çiçek açar. Bu çiçek nergis çiçeğidir.

Ameliyatlarda uyuması için hastaya verilen narkoz (nergisin keskin kokusundan mülhem) kelimesi buradan gelmektedir. Ayrıca psikolojide kişisel bozukluk hastalıklarından biri olan narsisizm de adını bu mitolojik kahramandan alır ki narsistler sadece kendilerini severler. Bu trajik hikâyeyi mitolojideki yerinde bırakıp keskin kokulu ve sarı çehresiyle zerafet abidesi nergislerin sarı mutluluğunda kendimizi ısıtalım.

0 yorum
1 beğeni
Prev post: SESSİZCE ALIŞMAKNext post: ZERRE

İlgili Yazılar

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kapadokya
  • Mercan Dede
  • https://konsoledebiyat.com/wp-content/uploads/2024/11/Konsol-Edebiyat-Website-Fon-2-1.mp3