İsmini annesinin rüyasından almıştı Alina. Sare, rüyasında bir dağın tepesinde parıldayan ışığın içinde bir kız çocuğu görmüştü. “Adı Alina olacak” diye bir ses yankılanmıştı zihninde. Bu yüzden kızı doğduğunda hiç tereddüt etmeden bu ismi koymuştu ona. Alina “parlak ve yüce” anlamlarına geliyordu.
O gece ne kadar uğraştı ise gözleri uyku tutmamıştı Sare’nin. İçinde tarifi imkânsız bir sıkıntı vardı. Kalktı mutfağa geçti. Dolabı açtı. Ama bir şeyler yemek istemedi canı. Salona geçti, ışığı açtı. Duvardaki resim gözüne ilişti. Yaklaştı. Resme uzun uzun baktı.
“Anne, nereye gidiyorsun?”
“Kızım komşumuz Kerime Hanım rahatsızlanmış, ona geçmiş olsuna gideceğim. Sen de gelmek ister misin?”
“Ben evde kalayım anne. Biraz ders çalışmam gerek.”
“Güzel kızım, nasıl istersen. Ben iki saate kadar dönerim.”
Nereden bilecekti o gün güneşin ışıklarına karanlıklar çalınacağını…
Fatma nereden bilecekti o gün güneşin ışıklarına karanlıklar çalınacağını. Yollar tutulmuş, kimlikler kontrol ediliyordu. Fatma gençler için yazdığı “Özgür Kuşların Şarkıları” kitabından suçlu bulunmuştu. Günlerce “nezarethane” denilen pis, loş yerde tuttular onu. Kitap yazmaktan, özgürlükten, güzelliklerden bahsetmekten suçlu bulunan ilk kişi değildi o. Tarih böyle olayların yürek dağlayan kareleri ile doluydu.
Sare’nin gözleri nemlendi. Masada duran kâğıt havludan bir parça aldı, gözlerini sildi. “Biraz kitap okusam belki uykum gelir” diye düşündü. Kitaplığın önüne geçti. Raflarda sıralı kitaplara göz gezdirdi. İçlerinden biri dikkatini çekti. Kapak tasarımında uçuşan kuşların olduğu “Özgür Kuşların Şarkıları” adlı bir kitaptı bu. Kitabı eline aldı, kapağını usulca okşadı. Uzun süre ona dokunmadığını fark etti. Sare, annesinin kitabını okumuştu ama üzerinde çok durmamış, onu tanıtma gibi bir düşüncesi de olmamıştı. Alina büyüyünce kitap dikkatini çekmiş ve anneannesinin kitabı üzerine çalışmalar yapmıştı. Anneannesinin yazdığı bu kitap Alina için sadece bir roman değil aynı zamanda bir umut ışığı olmuştu.
Her kelimede bir kanat çırpış, her satırda bir özgürlük yankısı saklı.
Sare, kitabın ilk sayfasını çevirdiğinde annesinin el yazısıyla yazılmış notu gördü ilk önce:
Sevgili kızım Sare,
Her kelimede bir kanat çırpış, her satırda bir özgürlük yankısı saklı. Unutma, hiçbir karanlık bir kuşun gökyüzünü arzulamasını engelleyemez. Gökyüzü, özgürlük kadar sınırsızdır ve özgürlük aşkıyla dolu herkes içindir.
Bazen yollar çetin, rüzgarlar sert olur. Ama bil ki rüzgâr yalnızca kanatlarını güçlendirmek içindir. Hayat seni ne kadar zorlarsa zorlasın içinde taşıdığın ışık her zaman yolunu bulacaktır. Çünkü sen, dağların tepesinde parlayan o ışıksın. Unutma, ışık her zaman karanlığa meydan okur. Bir gün dünya daha aydınlık olacak, kızım. Ve bu aydınlık, bizim hayal ettiğimiz güzelliklerin bir yansıması olacak. O güne dek umut et ve hayal kurmaktan asla vazgeçme. Dualarım seninle.
Sevgiyle kal
Annen Fatma
Hiçbir karanlık bir kuşun gökyüzünü arzulamasını engelleyemez.
Sare’nin gözleri tekrar doldu. Bu not, o zor günlerde annesinin ne kadar güçlü ve umut dolu bir yüreğe sahip olduğunu bir kez daha hatırlattı ona. Kitabı ellerinde tutarken yıllar önce yaşananları yeniden düşündü. Annesinin özgürlüğüne kavuştuğu günü, yüzündeki buruk ama cesur gülümsemeyi, o günün anlamını yeniden hissetti.
Bir süre daha kitabı ellerinde tuttu ama okumaya başlayamadı. İçindeki sıkıntı yerini farklı bir duyguya bırakmıştı. Bir şey yapma, harekete geçme arzusu idi bu. Annesinin mücadelesi, sadece geçmişin bir hatırası değil, Sare’nin kendi hayatında da bir ışık olmalıydı.
Salondaki sessizliği bozan bir ses Sare’yi düşüncelerinden sıyırdı. Telefonu çalıyordu. Ekrana baktı, arayan kızı Alina idi. Gecenin bu saatinde araması normal değildi. Heyecanla açtı telefonu:
“Kızım, iyi misin? Ne oldu bu vakitte aramazdın?
Alina:
“İyiyim anne merak etme. Her şey yolunda. Ancak şeyy…”
“Ne oldu kızım?”
“Ben kuzenim Vera’nın yanındayım anne.”
“Ama o yurt dışında değil mi?”
“Evet anne. Dün bilet aldım, onun yanına uçtum. Beni havaalanında karşıladı. Ben iyiyim merak etme. Vera’nın da selamı var sana.”
“Ama Alina, neden bana haber vermedin? Neler oluyor Allah aşkına! Gözüme uyku girmemişti bir türlü demek bundanmış. Ne oldu hemen anlat.”
Alina, annesinin daha fazla heyecanlanmasını istemiyordu. Derin bir nefes aldı:
“Anneciğim, anneannemin yazdığı kitap vardı ya.”
“Evet kızım, şimdi ben de ona bakıyordum. Ama ne oldu ki?”
“Ben o kitap hakkında çalışmalar yapmıştım biliyorsun.”
“Evet ne var bunda? Çok da güzel olmuştu.”
“Öyle tabi ki anne. “Özgür Kuşların Şarkıları” pek çok insanın beğenisini kazandı. Bir süre sonra yasaklandı biliyorsun. Kitap serbest olunca ben de çalışmalarımı kitap olarak bastırmıştım.”
“Evet kızım biliyorum. Ne var ki bunda?”
“Anneannemin kitabı yeniden yasak olmuş anne. Tabii benim çalışmalar da…”
Yorumlar
Canan Duyuş
Bazı kitapların kaderine gizlice konmuş bir durak olsa gerek bu yasaklar! O müthiş karanlık, kuş ve gökyüzü bağlamında benzetmenize nazire olarak yazmak istedim: Hiçbir […] DevamıBazı kitapların kaderine gizlice konmuş bir durak olsa gerek bu yasaklar! O müthiş karanlık, kuş ve gökyüzü bağlamında benzetmenize nazire olarak yazmak istedim: Hiçbir yasak o kitabın okunmak istemesine engel olmaz elbette. Kaleminize sağlık Zeynep hocam. Daha Az Oku