BENİ UNUTMA

Mum ışığı…

 

Ay ışığı…

Güneş ışıkları…

”Kimileri ışığa arkalarını döner ve kendi gölgelerine basarak yürürler. Işığı görmez, ışıktan beslenmez ve solarlar.” diye yazıyordu gölge ve ışık hüzmeli kitapta. Hatırlıyordu güneşine arkasını dönüp, kendi gölgesine basarak gidişini. “Sen burada bekle.” dedi. “Olur.” cevabını duyarken, titrek bir ses telinin yansımasında buldu kendini. “Korkma. İyi olacak her şey.” Söz vermiş oluyordu. Dönecekti, unutmayacaktı. Her şey çok daha güzel olacaktı. Ümit etmeye mahkumdu. Her mahkumluk güzel olsaydı ya böyle?

Arada dönüp arkasına bakıyordu. Bayır yoktu bu yollarda. Dümdüzdü her şey. Arkasında, şimdi çokluğun içinde küçücük nokta bir gibi görünen emaneti bırakmıştı. Sırtındaki şey, en ağır yüklerden bile ağırdı artık. Gittikçe belini bükecekti bu ağırlık ama o arayacaktı bulana kadar. Bir gün kavuşmak hayali ile yaşayacaktı. “Sen burada bekle. Döneceğim, söz.” 

Geceleri, özlemini mum ışığında eritirdi yavaş yavaş. Her mum damlası, soğuk ve donuk bir hasrete dönüşürdü. Sanki içine akan gözyaşları tomurcuğa durmuş da şekillenmiş, dallanıp budaklanmıştı. Sustu. Her zamanki gibiydi işte.

Uzanıp yatacaktı artık, muma doğru gitti eli. İki parmağının arasında mum ışığına veda etmeye alışıktı. Ne çok vedaya alışmıştı böyle. 

“Kendini bildi bileli

Mum ışığında okumaktı bütün zevki

Arada bir parmağını mumun alevinde gezdirirdi

Emin olmak için olacak yaşadığına

Emin olmak için.”

Bu dizeleri çok severdi. “İnsanın yaşadığından emin olması güzel şey olsa gerek.” dedi gayri ihtiyari. Sesi odanın sessizliğine karıştı. Şaşırdı. İnsan kendi sesini de unutur muydu konuşmaya konuşmaya? 

İlginç zamanlar yaşıyordu. Her zaman kaymasında aniden üşürdü, her zaman kaymasında inanamazdı kendine. Kimseler bilmezdi arkasından bakakalan kimdi, neyiydi? Hem ne bilsinlerdi zaten? Yollara baktığını gören var mıydı?

Ocaktaki odunları karıştırdı. Yanmış bir odun büküldü siyah ve zayıf. Ateşte erimişti ve bir köz sesinde kırıldı. Bir kıpırdama ile ocağın küllerinden yeni bir ateş doğmuştu işte. Muşambada küçük bir kıvılcım ağır aksak bir küçücük dumanla izini koyarak kayboldu. Kararmış bir küçük noktaya bakıyordu şimdi. Neler görmüyordu ki. Sanki ateşle konuşmaya başlayacaktı. Sıçrayan ateşin yaktığı gözlerindeki ıslaklık ve acı, onun acılarına arkadaş gibi görünüyordu. Sanki içindeki duygularla ateş arasında bir bağ vardı. Ateşin karşısında oturuşunu düzeltti. Konuşası geldi birden fakat o değişmiş duygularıyla susmaya devam etti.

Vazgeçmişti. Okumaya devam etti. ”Beni Unutma Çiçekleri” ona gülümsüyordu kitaptan. “Nasıl çiçekler acaba bunlar?” diye düşündü. Kolaydı bulması. ”Hay aksi!” dedi. İnternet çekmiyordu. O çiçekleri kendi hayalinde çizmeye başladı. Ne renk açarlardı? Şekilleri nasıldı? Kokuları var mıydı? Sorular sorular… Pencerenin önündeki defteri ve kurşun kalemi eline aldı. Mum ışığında bir şeyler çizmeye çalışıyordu. Alevin dalgası kağıtta farklı siluetler yansıtıyor gibiydi. Onları izlemek hoşuna gitti. Çizmekten vazgeçti. ”Beni unutma!” yazdı kağıda. Bu iki kelime içinde geziniyordu şimdi. Ve duyguları bestelenmiş bu şiir içinde belirmeye başladı. 

“Sen de karanlığın sustuğu yerde

Saat on ikiyi vurduğu zaman beni unutma!”

Saatine baktı. Saat on ikiye gelmemişti henüz ve daha çok vakit vardı. Akşam karanlığının kimsesiz adımlarında zaman bazen hiç akmazdı, evet. Tebessüm etti. “Ne güzel olurdu.” diye içinden geçirdi. Saat on iki olsaydı, o an ne de keyifli olacaktı her şey. Duyguları zaman kayması değil, zaman yakalaması yaşayacaktı.

Mumu üfledi. Yastığını düzeltti. Üzerine battaniyeyi çekti. Alarmını saat on ikiye kurdu. Şair bu şiiri o zaman değil de bu zamanda yazsaydı: ”Alarmın on ikide çaldığı zaman” mı diyecekti? Bunları düşünürken yavaş ve kimsesiz uyudu. Alarmın sesiyle irkildi. Saate baktı, tam on iki idi. ”Sen de beni unutma!” dedi ve derin olmayan bir uykunun sularında sabaha doğru yolculuğa çıktı. Rüyasında çiçek toplamak istiyordu. Dualı, dilekli o çiçeklerden…

0 yorum
0 beğeni
Prev post: SEVDAYA DÜŞERKENNext post: NOTHING COMPARES 2 U

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Arşiv
Kategoriler
En Son Yazılar

Aylık Ücretsiz Dijital Dergimize Abone Olmak İster Misiniz?

Yazının Yayınlanmasını İster Misin?
  • Konsol Edebiyat
  • Fon Muzigi
  • https://konsoledebiyat.com/wp-content/uploads/2025/01/WhatsApp-Video-2025-01-28-at-09.54.34.mp3