Ayna
-
Her şey müdürün “Hoca Hanım, branşınızı müfredattan kaldırdık. Lütfen istifanızı yazıp muhasebeye verin.” demesiyle başladı. Bunları duyduktan sonra ne yapması ne söylemesi gerektiğini bilemeden birkaç saniye öylece donup kaldı. Ağlamamak…
-
Kanatlarım üşüdü. Bazen tipi vurdu bazen de yağmur. Yine de çırpmaya devam ettim titreyerek. Yükseklerde köknar sadeliğinde arzı endam eden hayallerim tuttu kırağı vurmuş ellerimden. Yer yer tüylerim düştü yere,…
-
Çok yorgunum, biraz huzursuz biraz da keyifsiz… Bıraksalar belki saatlerce uyuyacağım… “Yurima’yı dinliyorum, çaldığı her bir notayı hissediyorum. Taaa şuramda!” Küçükken, bordo bir yastık vardı, sandalyenin üstüne yerleştirir, tahta yassı…
-
Gökyüzüne bakıyor ve bir yandan da okumaya çalıştığı kitaba tutunuyordu; ‘bilemiyor işte.’ ‘Bilmek’ dedi ve yine o tuhaf küçümseyici tebessüm yerini aldı yüzünde; ‘ne büyük budalalık’ ve mırıldandı; ‘ihtimal ki…
-
Saçları döküldükten sonra ilk kez karşılaşıyorduk. Karşımda kaşsız, kirpiksiz, bıyıksız, kel bir adam duruyordu. Hiç tanımadığım birinin gözleri, en iyi tanıdığım o adam gibi bakıyordu. Bakışlarındaki tanışıklık da olmasa görüntüsü…
-
Parmaklarım kızıl kınalı, pamuksu saçlarının arasında ürkekçe gezinirken, diğer elimden yavaş yavaş döktüğüm ılık suları tenine yediriyordum. “Beliklerime dokunmayın.” demişti. Pazen elbisesinden artan kırpıntılardan şerit şerit kestiği iplerle tutturduğu, ipler…
-
Sokakta kalmıştı, annesizdi… Onun buz gibi bedeni vardı, benim sarıp sarmalamaya hasret, sıcacık ellerim… Ona, karnını doyuracak biri; bana, acıktığında mırıldandığını duyacağım bir ses lazımdı. Eksiklerimizle, o kadar tamamlıyorduk ki…